Yıldızlarla
dolu bir yazı ile karşınızdayız!
Brad Pitt,
Nilgün Belgün, Britney Spears, Zerrin Özer, Jennifer Lopez, Mesut Yar, Oprah
Winfrey, Seda Sayan, Denise Richards, Nadide Sultan, Ozan Orhon…
Her biri ülkemizin ve dünyanın önde gelen ünlü isimleri, dünya starları ve sanatçılarımız…
Peki bütün bu
isimlerin ortak bir özelliği olduğunu söylesek, bu özelliğin ne olduğunu
düşünürdünüz? Sinema filmi?
Yardım konseri? Televizyon programı? Hayır hayır… Hiçbiri değil. Şimdilik bildiğimiz kadarıyla
bu isimler ortak bir projede rol almayacaklar, birlikte bir yardım konserine de
katılmayacaklar veya kendilerini izlenme rekorları kıran popüler bir yarışmada
jüri olarak da görmeyeceğiz.
Bütün bu özel
insanların blog sayfamızda yer almalarına neden olan başka bir ortak özellikleri
var. Her biri, ya bir zayıflama ürününün tanıtım yüzü olmuş, ya bir şekilde bir
zayıflama ürünü hakkında olumlu bir görüş bildirmiş ya da bir film çekiminde
bir zayıflama ürünü ile kilo verdiği söylenmekte olan yıldızlar.
Sanatlarına ve
mesleklerine olan saygımız ve hayranlığımız büyük. Kendi mesleklerine yönelik
yaptıkları açıklamaları daima dikkatle dinler, değer veririz. Ancak sağlık
alanında, daima, üniversitelerin tıp ve sağlık alanlarındaki fakültelerinden
yetişmiş profesyonellerin sözlerine dikkat edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Unutulmaması
gereken bir nokta var zayıflama ilacı olarak satılan ürünlerin tanıtım yüzü
olan ya da bu ürünleri kullandığı söylenen yıldızların bunlar gibi pek çok
ürüne harcayabilecekleri çok geniş bütçeleri var. Peki herkesin böyle bir maddi
gücü var mı? Yıldızların isminin geçmesi herhangi bir ürünü tüketici gözünde
çekici kılabilir, peki bu çekime kapılıp bu ürünleri satın alan insanlar bu
ürünleri kullanırken yanlarında kim olacak? Ekranlardan tanıdıkları, sevdikleri
ve çoğunlukla güvendikleri isimler ürünü kullandıkları sürede onların yanında
yer alacaklar mı?
Bütün bunları
herhangi bir ürünü ya da sanatçıyı yargılamak için anlatmıyoruz. Dikkat çekmek
istediğimiz esas nokta piyasada nereden geldiği ve üretim yeri belli olmayan, pek
çok sahte ürünün mevcut olmasıdır. Ne yazık ki içeriği bilinmeyen bu ürünlerin
kullanılması sonucunda, ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde insanlar
hayatlarını kaybetti ve kaybetmeye devam ediyorlar.
İnternet
üzerinden ya da herhangi bir dükkandan rahatlıkla satın alınabilen bu ürünlerin
çoğunun üzerinde bırakın Türkçe’yi, İngilizce bir içerik bilgisi bile
bulunmuyor. Geçtiğimiz dönemde gazetelerde onlarca insanımızın bunun gibi
ürünleri kullanırken yaşamlarını kaybettiklerini ya da ciddi sağlık sorunları
yaşadıklarını okuduk. Bu konuda yaptığımız araştırmaların sonuçları da ne yazık
ki hiç iç açıcı değil.
Zayıflama
hapları ile ilgili öncelikle bilinmesi gereken bir nokta var. Bu hapların
bazıları belli bir süre için kilo kaybını sağlamada etkili olabiliyor. Ancak
ortaya çıkan yan etkiler bu hapların uzun süreli ya da ömür boyu kullanımını
imkansız kılıyor. Üstelik yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu hapları
kullanmayı bırakan kişi verdiği kiloları olduğu gibi geri alıyor.
Harvard
Üniversitesi Tıp fakültesinden Dr. Pieter A. Cohen Brezilya’dan yasa dışı
yollarla ithal edilen bir takım iştah kesici özellikteki zayıflama haplarının
bağımlılık yapıcı özellikte ve pek çok yan etkiye sahip maddeler içerdiğini
belirtiyor. Buna göre “fenproporex” içeren zayıflama hapları bağımlılık
yapabiliyor.
Doğum
sürecinde aldığı kiloları verebilmek için emzirme dönemi bittikten sonra
zayıflama ilacı kullanan 26 yaşındaki bir kadın, 13,6 kilo verdikten sonra
ilacı kullanmayı bırakıyor. Zayıflama ilacı kullandığı dönemde çarpıntı, göğüs
ağrısı, baş ağrısı ve uyku problemleri yaşıyor.
İlacı
kullanmayı bıraktıktan sonra, tıpkı bir bağımlılık durumunda yaşanacağı
şekilde, aşırı derecede ilacı yeniden kullanma arzusu hissediyor. İlacı bırakmasının
ardından 3 hafta kadar benzer etkiler sürüyor. Araştırmada,
ilaç bırakıldıktan sonra, çarpıntı, göğüs ağrısı, baş ağrısı ve uyku
problemleri gibi yan etkilerin ortadan kalktığı görülüyor. Bir süre sonra
kontrol edildiğinde kadının vermiş olduğu 13,6 kiloyu geri almış olduğu
görülüyor. (Cohen 2009)
2007 yılında
Amerika, Kanada, Almanya ve İtalya’da üniversitelerin ortaklaşa yaptığı,
beslenme bozukluğu olan hastaların zayıflama ilacı kullanma durumlarının
araştırıldığı bir çalışmada uzmanlar, bu ilaçların, genellikle normal kilolu ve
fazla kilosu olan kişiler tarafından kullanılmakta olduğunu, normalin altında
kiloda olan hastalarda ise bu ilaçların kullanımının görülmediğini belirtiyorlar.
Araştırma
ekibi, bu durumun, zayıflama ilaçlarının kilo vermek için etkili bir yöntem
olmadığı ve mevcut kilonun koruması için de etkili bir yol olmadığını
gösterebileceğini belirtiyor. (Harrelson, Holle, Thornton, Berrettini, Manfred
ve arkadaşları 2007)
Mayo Clinic’te yapılan bir çalışma zayıflama
ilaçlarının kalp kapakçıklarında hasara ve kalp damar hastalıklarına neden
olabildiğini ortaya koyuyor. (Teramae, Connolly, Grogan, Miller 2000)
Özellikle üzerinde Çin alfabesi benzeri
karakterlerle yazılmış yazılar olan zayıflama haplarının kararttığı yaşamlarla
ilgili geçtiğimiz yıllarda çıkan gazete haberleri toplumun hafızasında silinmez
bir iz bırakmıştı.
Amerikan İlaç ve Gıda İdaresi 90’lı yılların
sonunda ve 2000’li yılların başında Çin menşeili zayıflama haplarının ciddi
sağlık sorunlarına ve ölümlere neden olduğu ve tüketicilerin bu ürünlerden uzak
durmaları gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. Bu dönemde bazı ilaçları
piyasadan çekti. Batı Ontario Üniversitesinde yapılan bir araştırma özellikle “fenfluramine”
ve “phentermine” içeren ilaçların birlikte kullanılmasının yüksek tansiyon ve
kalp rahatsızlıklarına neden olduğuna dikkat çekiyor.(Boughner 1997)
Bu konuda
ülkemizde de cezai yaptırımlar uygulanıyor. T.C. Tarım ve Köy İşleri bakanlığı,
2009 ve 2010 yıllarında, içeriğinde “sibutramin”, “sildenafil”, “tadalafil”
ilaç etken maddeleri tespit edilmiş olan zayıflama haplarını toplatıp imhasını
gerçekleştirdi.
Elbette bu
içeriklerin piyasada mevcut olan zayıflama haplarının içinde yer alıp
almadığını bilebilmeniz için öncelikle bu hapların içeriklerini okuyabilmeniz
gerekiyor. Bunun için de mutlaka rahatlıkla okunur şekilde içerik, yan etki ve
diğer ilaçlarla olan etkileşimlerinin bu ürünlerin kutularının üzerinde
belirtiliyor olması gerekir.
Ne yazık ki,
yapılan bir araştırma bazen içerik bilgilerinin yer almasının da yeterli
olmadığını gösteriyor. Araştırmada, Brezilya’dan yasa dışı yollarla Amerika’ya
gelen bir takım zayıflama ilaçlarında, ilaçların üzerinde yazılanların dışında
sağlığa zararlı bazı maddelerin de olabileceği belirtiliyor. (Cohen 2009)
Asla
unutulmaması gereken bir nokta var. Zayıflama ilaçları doktor tarafından yönlendirilmediği
sürece kesinlikle kullanılmamalıdır. Doktor yönlendirmesi ile kısa süreli ve
tedavi maksatlı eğer bir zayıflama ilacı kullanılması gerekiyorsa, bu süre
boyunca kişi, bedeninin tepkilerini mutlaka çok dikkatli bir şekilde takip
etmelidir. Kullanılan ilaç herhangi bir yan etki ortaya çıkarttığı takdire
mutlaka ilacın kullanımının durdurulması ve acilen doktora muayene gidilmesi
gerekir.
Tokyo
Üniversitesi Adli Tıp Kurumu geçtiğimiz yıllarda yapılan bir otopsinin
değerlendirmesini yayımladı.
Buna göre,
Tayland’dan gelen 7 farklı zayıflama hapını kullanmaya başlayan 40 yaşlarındaki
bir kadın, ortaya çıkan kusma ve ishal gibi yan etkilere rağmen bu hapları
kullanmayı sürdürüyor. Hapları kullanmaya başladıktan 8 Gün sonra, solunumunun
önce yavaşlaması, ardından da durması ile acil servise kaldırılıyor ancak bütün
müdahalelere rağmen kurtarılamıyor ve yaşamını kaybediyor.
Otopsi sonucunda, hastanın kullandığı bisacodyl, sibutramin, klorfeniramin, hidroklorotiyazid gibi maddeler içeren zayıflama haplarının etkisi ile ortaya çıkmış olması
muhtemel olan Psödo-Bartter sendromu (kanda klorür, sodyum ve potasyumun olması
gerekenin çok altına düşmesi ve kan sıvısında bikarbonat seviyesinin artması
ile ortaya çıkan bir sağlık sorunu) nedeniyle öldüğü belirtiliyor. (Unuma,
Tojo, Harada, Saka, Nakajima, Ishii, Fujita, Yoshida 2009)
Bu örnek hastaların
nasıl bir hırsla çok sayıda ilaca mucizevi bir etki beklentisi ile üstelik onca
yan etki yaşamalarına rağmen sarsılmaz bir umut ve bağlılıkla sarılabildiklerini
göstermesi açısından oldukça çarpıcıdır. Bunda hastaların psikolojik
yatkınlıkları yanında Dr.Cohen’in araştırmasında bahsettiği bağımlılık yapabilecek
özellikteki içeriklerin etkili olmadığı düşünülebilir mi?
Bütün bu
bilgilerden sonra ufak bir eleştirimiz, mesleki kariyerine çok saygı duyduğumuz
Dr.Mehmet Öz ile ilgili olacak. Kendisi geçtiğimiz haftalarda zayıflamaya yardımcı
olduğu söylenen bir ürünü ilgiyle takip edilen Dr.OZ isimli programında önermiş
ve bu durum tıp camiasında büyük tepki çekmişti. Bir tıp doktoru olarak
sağlıklı yaşam, sağlıklı beslenme ve sağlıklı kilo verme konusundaki
yaklaşımlarını daima takdir ettiğimiz Sayın Öz’ün, bütün benzerlerinde olduğu
gibi kullanımı bırakıldıktan sonra etkisi ortadan kalkacak olan bir ürünü
önermesini doğru bulmadığımızı belirtmek isteriz.
Bunların
dışında maalesef bir de fırsatçılar var. Kilo sorunu yaşayan kişi, içinde
bulunduğu çaresizlik içinde bir umut ararken, güvendiği bir şöhrete, onu içinde
bulunduğu durumdan çıkartacak bir kahraman gözüyle bakabiliyor. Ne yazık ki
zayıflama ürünleri ya da mucizevi sonuçlar vadeden pek çok yöntem bundan
yararlanıp bir sözde kahraman yaratarak ya da bir kahramanın arkasına sığınarak
piyasada yer edinmeye ve tüketicinin gözünde inandırıcılık kazanmaya
çalışabiliyor. İş öyle noktalara
varabiliyor ki bir insanın ismini, fotoğraflarını o insanın haberi dahi olmadan
kullanarak ürünlerini hizmetlerini satmaya kalkabiliyorlar. Bu açıdan özellikle
medya ve sanat dünyasının önde gelen isimleri bu konuda çok dikkatli olmalıdır.
Ebru Şallı’nın yaşadığı olay bu durumun en canlı örneğidir.
"İnternet üzerinde adımın geçtiği bu tür
reklamlara kimse aldanmasın. Zayıflama haplarıyla binlerce insan ölüyor. Ben
sağlıklı beslenme ve sporla kilolarımdan kurtulduğumu söylüyorum. Asla bu tür
hapları tavsiye etmiyorum" (Ebru Şallı 05.10.2011 Sabah Gazetesi)
Mucizeler
uzaktan hoş gözükür ancak mucize umudu ile sarılınan geçici çözümler ne yazık
ki içinden çıkılmaz bir sağlık sorunları yumağına dönüşebilir, hatta ölüme bile
sürükleyebilir insanı. Değerli müzisyenlerimizden Işın Karaca’nın yaşadıkları
bu konuda ibret vericidir.
“Önceleri sonuç çok iyi, susatıyor, hızla kilo
veriliyor 'şahane' dedim. Ancak sonrası korkunç oldu, tansiyon problemim
başladı. Vücudum alt üst oldu. İlaç kullandığıma bin pişman oldum. Kalıcı
zararlar gördüm. Üç hafta tansiyonum fırladı ve kontrol edilemez bir hal aldı.
Ölüyordum. Bu ilacın ben de yol açtığı hasardan kurtulmak için özel bir doktora
gittim, ciddi tedavi gördüm. Bütün bu yaşadıklarımdan sonra ancak zayıflama
konusunda bilinçlendim. Gazetelerde zayıflama ilacı kullanan gencecik
insanların ölüm haberlerini okuyunca tüylerim diken diken oldu. Yaşadığım için
şükrettim, benim de başıma gelebilirdi." (Işın Karaca 10.09.2007 Sabah
Gazetesi)
Bu noktada
tekrar hatırlatmak isteriz ki, sağlıklı kilo vermenin yolu sağlıklı bir
yaşamdan geçer. Hormonal bir rahatsızlık ya da bir sağlık sorunu olmadığı
takdirde kilo problemi yıllar içinde yerleşen hatalı beslenme alışkanlıklarının
ve yanlış yaşam şeklinin bir sonucudur. Sorunun ortadan kalkması için öncelikle
kilo sorunu yaşayan kişinin kilo verme konusunda istekli olması ve bu konuda
profesyonel destek alması gerekir. Destek sürecinde kişinin, günlük yaşamında
yaptığı hatalar tespit edildikten sonra, bunların ortadan kaldırılmasına
yönelik uygun yönlendirmeler alacağı, sağlık durumuna özel beslenme şekli ve
egzersiz içeriğini öğreneceği, yaşam tarzı değişimini sağlayacak, kapsamlı bir
eğitim sürecine girmesi gerekir.
Sağlık, kendi
mesleklerinde çok yetkin olsalar da sağlık alanında eğitimi olmayan insanların
yönlendirmeleri ile riske atılamayacak kadar değerlidir ve asla şakaya gelmez.
Başka
kahramanların peşinden gitmek ve bir takım ürünlerde mucize aramak yerine
sağlıklı yaşamın aydınlığına doğru kendi yolunuzu çizin. Unutmayın
yaşamınızdaki tek gerçek kahraman sizsiniz ve var olan tek gerçek mucize size
her gün yeni ufuklar açan yaşamdır!