1 Aralık 2011 Perşembe

Trend: Zayıflama Hapları - Referans: Ünlüler



Yıldızlarla dolu bir yazı ile karşınızdayız!

Brad Pitt, Nilgün Belgün, Britney Spears, Zerrin Özer, Jennifer Lopez, Mesut Yar, Oprah Winfrey, Seda Sayan, Denise Richards, Nadide Sultan, Ozan Orhon…

Her biri ülkemizin ve dünyanın önde gelen ünlü isimleri, dünya starları ve sanatçılarımız…

Peki bütün bu isimlerin ortak bir özelliği olduğunu söylesek, bu özelliğin ne olduğunu düşünürdünüz? Sinema filmi? Yardım konseri? Televizyon programı? Hayır hayır…  Hiçbiri değil. Şimdilik bildiğimiz kadarıyla bu isimler ortak bir projede rol almayacaklar, birlikte bir yardım konserine de katılmayacaklar veya kendilerini izlenme rekorları kıran popüler bir yarışmada jüri olarak da görmeyeceğiz.

Bütün bu özel insanların blog sayfamızda yer almalarına neden olan başka bir ortak özellikleri var. Her biri, ya bir zayıflama ürününün tanıtım yüzü olmuş, ya bir şekilde bir zayıflama ürünü hakkında olumlu bir görüş bildirmiş ya da bir film çekiminde bir zayıflama ürünü ile kilo verdiği söylenmekte olan yıldızlar.

Sanatlarına ve mesleklerine olan saygımız ve hayranlığımız büyük. Kendi mesleklerine yönelik yaptıkları açıklamaları daima dikkatle dinler, değer veririz. Ancak sağlık alanında, daima, üniversitelerin tıp ve sağlık alanlarındaki fakültelerinden yetişmiş profesyonellerin sözlerine dikkat edilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Unutulmaması gereken bir nokta var zayıflama ilacı olarak satılan ürünlerin tanıtım yüzü olan ya da bu ürünleri kullandığı söylenen yıldızların bunlar gibi pek çok ürüne harcayabilecekleri çok geniş bütçeleri var. Peki herkesin böyle bir maddi gücü var mı? Yıldızların isminin geçmesi herhangi bir ürünü tüketici gözünde çekici kılabilir, peki bu çekime kapılıp bu ürünleri satın alan insanlar bu ürünleri kullanırken yanlarında kim olacak? Ekranlardan tanıdıkları, sevdikleri ve çoğunlukla güvendikleri isimler ürünü kullandıkları sürede onların yanında yer alacaklar mı?

Bütün bunları herhangi bir ürünü ya da sanatçıyı yargılamak için anlatmıyoruz. Dikkat çekmek istediğimiz esas nokta piyasada nereden geldiği ve üretim yeri belli olmayan, pek çok sahte ürünün mevcut olmasıdır. Ne yazık ki içeriği bilinmeyen bu ürünlerin kullanılması sonucunda, ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde insanlar hayatlarını kaybetti ve kaybetmeye devam ediyorlar. 

İnternet üzerinden ya da herhangi bir dükkandan rahatlıkla satın alınabilen bu ürünlerin çoğunun üzerinde bırakın Türkçe’yi, İngilizce bir içerik bilgisi bile bulunmuyor. Geçtiğimiz dönemde gazetelerde onlarca insanımızın bunun gibi ürünleri kullanırken yaşamlarını kaybettiklerini ya da ciddi sağlık sorunları yaşadıklarını okuduk. Bu konuda yaptığımız araştırmaların sonuçları da ne yazık ki hiç iç açıcı değil.

Zayıflama hapları ile ilgili öncelikle bilinmesi gereken bir nokta var. Bu hapların bazıları belli bir süre için kilo kaybını sağlamada etkili olabiliyor. Ancak ortaya çıkan yan etkiler bu hapların uzun süreli ya da ömür boyu kullanımını imkansız kılıyor. Üstelik yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu hapları kullanmayı bırakan kişi verdiği kiloları olduğu gibi geri alıyor.

Harvard Üniversitesi Tıp fakültesinden Dr. Pieter A. Cohen Brezilya’dan yasa dışı yollarla ithal edilen bir takım iştah kesici özellikteki zayıflama haplarının bağımlılık yapıcı özellikte ve pek çok yan etkiye sahip maddeler içerdiğini belirtiyor. Buna göre “fenproporex” içeren zayıflama hapları bağımlılık yapabiliyor.

Doğum sürecinde aldığı kiloları verebilmek için emzirme dönemi bittikten sonra zayıflama ilacı kullanan 26 yaşındaki bir kadın, 13,6 kilo verdikten sonra ilacı kullanmayı bırakıyor. Zayıflama ilacı kullandığı dönemde çarpıntı, göğüs ağrısı, baş ağrısı ve uyku problemleri yaşıyor.  

İlacı kullanmayı bıraktıktan sonra, tıpkı bir bağımlılık durumunda yaşanacağı şekilde, aşırı derecede ilacı yeniden kullanma arzusu hissediyor. İlacı bırakmasının ardından 3 hafta kadar benzer etkiler sürüyor. Araştırmada, ilaç bırakıldıktan sonra, çarpıntı, göğüs ağrısı, baş ağrısı ve uyku problemleri gibi yan etkilerin ortadan kalktığı görülüyor. Bir süre sonra kontrol edildiğinde kadının vermiş olduğu 13,6 kiloyu geri almış olduğu görülüyor. (Cohen 2009)

2007 yılında Amerika, Kanada, Almanya ve İtalya’da üniversitelerin ortaklaşa yaptığı, beslenme bozukluğu olan hastaların zayıflama ilacı kullanma durumlarının araştırıldığı bir çalışmada uzmanlar, bu ilaçların, genellikle normal kilolu ve fazla kilosu olan kişiler tarafından kullanılmakta olduğunu, normalin altında kiloda olan hastalarda ise bu ilaçların kullanımının görülmediğini belirtiyorlar. 


Araştırma ekibi, bu durumun, zayıflama ilaçlarının kilo vermek için etkili bir yöntem olmadığı ve mevcut kilonun koruması için de etkili bir yol olmadığını gösterebileceğini belirtiyor. (Harrelson, Holle, Thornton, Berrettini, Manfred ve arkadaşları 2007)

Mayo Clinic’te yapılan bir çalışma zayıflama ilaçlarının kalp kapakçıklarında hasara ve kalp damar hastalıklarına neden olabildiğini ortaya koyuyor. (Teramae, Connolly, Grogan, Miller 2000)

Özellikle üzerinde Çin alfabesi benzeri karakterlerle yazılmış yazılar olan zayıflama haplarının kararttığı yaşamlarla ilgili geçtiğimiz yıllarda çıkan gazete haberleri toplumun hafızasında silinmez bir iz bırakmıştı.

Amerikan İlaç ve Gıda İdaresi 90’lı yılların sonunda ve 2000’li yılların başında Çin menşeili zayıflama haplarının ciddi sağlık sorunlarına ve ölümlere neden olduğu ve tüketicilerin bu ürünlerden uzak durmaları gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. Bu dönemde bazı ilaçları piyasadan çekti. Batı Ontario Üniversitesinde yapılan bir araştırma özellikle “fenfluramine” ve “phentermine” içeren ilaçların birlikte kullanılmasının yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlıklarına neden olduğuna dikkat çekiyor.(Boughner 1997)

Bu konuda ülkemizde de cezai yaptırımlar uygulanıyor. T.C. Tarım ve Köy İşleri bakanlığı, 2009 ve 2010 yıllarında, içeriğinde “sibutramin”, “sildenafil”, “tadalafil” ilaç etken maddeleri tespit edilmiş olan zayıflama haplarını toplatıp imhasını gerçekleştirdi.

Elbette bu içeriklerin piyasada mevcut olan zayıflama haplarının içinde yer alıp almadığını bilebilmeniz için öncelikle bu hapların içeriklerini okuyabilmeniz gerekiyor. Bunun için de mutlaka rahatlıkla okunur şekilde içerik, yan etki ve diğer ilaçlarla olan etkileşimlerinin bu ürünlerin kutularının üzerinde belirtiliyor olması gerekir.

Ne yazık ki, yapılan bir araştırma bazen içerik bilgilerinin yer almasının da yeterli olmadığını gösteriyor. Araştırmada, Brezilya’dan yasa dışı yollarla Amerika’ya gelen bir takım zayıflama ilaçlarında, ilaçların üzerinde yazılanların dışında sağlığa zararlı bazı maddelerin de olabileceği belirtiliyor. (Cohen 2009)

Asla unutulmaması gereken bir nokta var. Zayıflama ilaçları doktor tarafından yönlendirilmediği sürece kesinlikle kullanılmamalıdır. Doktor yönlendirmesi ile kısa süreli ve tedavi maksatlı eğer bir zayıflama ilacı kullanılması gerekiyorsa, bu süre boyunca kişi, bedeninin tepkilerini mutlaka çok dikkatli bir şekilde takip etmelidir. Kullanılan ilaç herhangi bir yan etki ortaya çıkarttığı takdire mutlaka ilacın kullanımının durdurulması ve acilen doktora muayene gidilmesi gerekir.

Tokyo Üniversitesi Adli Tıp Kurumu geçtiğimiz yıllarda yapılan bir otopsinin değerlendirmesini yayımladı. 

Buna göre, Tayland’dan gelen 7 farklı zayıflama hapını kullanmaya başlayan 40 yaşlarındaki bir kadın, ortaya çıkan kusma ve ishal gibi yan etkilere rağmen bu hapları kullanmayı sürdürüyor. Hapları kullanmaya başladıktan 8 Gün sonra, solunumunun önce yavaşlaması, ardından da durması ile acil servise kaldırılıyor ancak bütün müdahalelere rağmen kurtarılamıyor ve yaşamını kaybediyor.

Otopsi sonucunda, hastanın kullandığı bisacodyl, sibutramin, klorfeniramin, hidroklorotiyazid gibi maddeler içeren zayıflama haplarının etkisi ile ortaya çıkmış olması muhtemel olan Psödo-Bartter sendromu (kanda klorür, sodyum ve potasyumun olması gerekenin çok altına düşmesi ve kan sıvısında bikarbonat seviyesinin artması ile ortaya çıkan bir sağlık sorunu) nedeniyle öldüğü belirtiliyor. (Unuma, Tojo, Harada, Saka, Nakajima, Ishii, Fujita, Yoshida 2009)

Bu örnek hastaların nasıl bir hırsla çok sayıda ilaca mucizevi bir etki beklentisi ile üstelik onca yan etki yaşamalarına rağmen sarsılmaz bir umut ve bağlılıkla sarılabildiklerini göstermesi açısından oldukça çarpıcıdır. Bunda hastaların psikolojik yatkınlıkları yanında Dr.Cohen’in araştırmasında bahsettiği bağımlılık yapabilecek özellikteki içeriklerin etkili olmadığı düşünülebilir mi? 

Bütün bu bilgilerden sonra ufak bir eleştirimiz, mesleki kariyerine çok saygı duyduğumuz Dr.Mehmet Öz ile ilgili olacak. Kendisi geçtiğimiz haftalarda zayıflamaya yardımcı olduğu söylenen bir ürünü ilgiyle takip edilen Dr.OZ isimli programında önermiş ve bu durum tıp camiasında büyük tepki çekmişti. Bir tıp doktoru olarak sağlıklı yaşam, sağlıklı beslenme ve sağlıklı kilo verme konusundaki yaklaşımlarını daima takdir ettiğimiz Sayın Öz’ün, bütün benzerlerinde olduğu gibi kullanımı bırakıldıktan sonra etkisi ortadan kalkacak olan bir ürünü önermesini doğru bulmadığımızı belirtmek isteriz. 

Bunların dışında maalesef bir de fırsatçılar var. Kilo sorunu yaşayan kişi, içinde bulunduğu çaresizlik içinde bir umut ararken, güvendiği bir şöhrete, onu içinde bulunduğu durumdan çıkartacak bir kahraman gözüyle bakabiliyor. Ne yazık ki zayıflama ürünleri ya da mucizevi sonuçlar vadeden pek çok yöntem bundan yararlanıp bir sözde kahraman yaratarak ya da bir kahramanın arkasına sığınarak piyasada yer edinmeye ve tüketicinin gözünde inandırıcılık kazanmaya çalışabiliyor.  İş öyle noktalara varabiliyor ki bir insanın ismini, fotoğraflarını o insanın haberi dahi olmadan kullanarak ürünlerini hizmetlerini satmaya kalkabiliyorlar. Bu açıdan özellikle medya ve sanat dünyasının önde gelen isimleri bu konuda çok dikkatli olmalıdır. Ebru Şallı’nın yaşadığı olay bu durumun en canlı örneğidir.

"İnternet üzerinde adımın geçtiği bu tür reklamlara kimse aldanmasın. Zayıflama haplarıyla binlerce insan ölüyor. Ben sağlıklı beslenme ve sporla kilolarımdan kurtulduğumu söylüyorum. Asla bu tür hapları tavsiye etmiyorum" (Ebru Şallı 05.10.2011 Sabah Gazetesi)

Mucizeler uzaktan hoş gözükür ancak mucize umudu ile sarılınan geçici çözümler ne yazık ki içinden çıkılmaz bir sağlık sorunları yumağına dönüşebilir, hatta ölüme bile sürükleyebilir insanı. Değerli müzisyenlerimizden Işın Karaca’nın yaşadıkları bu konuda ibret vericidir.

“Önceleri sonuç çok iyi, susatıyor, hızla kilo veriliyor 'şahane' dedim. Ancak sonrası korkunç oldu, tansiyon problemim başladı. Vücudum alt üst oldu. İlaç kullandığıma bin pişman oldum. Kalıcı zararlar gördüm. Üç hafta tansiyonum fırladı ve kontrol edilemez bir hal aldı. Ölüyordum. Bu ilacın ben de yol açtığı hasardan kurtulmak için özel bir doktora gittim, ciddi tedavi gördüm. Bütün bu yaşadıklarımdan sonra ancak zayıflama konusunda bilinçlendim. Gazetelerde zayıflama ilacı kullanan gencecik insanların ölüm haberlerini okuyunca tüylerim diken diken oldu. Yaşadığım için şükrettim, benim de başıma gelebilirdi." (Işın Karaca 10.09.2007 Sabah Gazetesi)

Bu noktada tekrar hatırlatmak isteriz ki, sağlıklı kilo vermenin yolu sağlıklı bir yaşamdan geçer. Hormonal bir rahatsızlık ya da bir sağlık sorunu olmadığı takdirde kilo problemi yıllar içinde yerleşen hatalı beslenme alışkanlıklarının ve yanlış yaşam şeklinin bir sonucudur. Sorunun ortadan kalkması için öncelikle kilo sorunu yaşayan kişinin kilo verme konusunda istekli olması ve bu konuda profesyonel destek alması gerekir. Destek sürecinde kişinin, günlük yaşamında yaptığı hatalar tespit edildikten sonra, bunların ortadan kaldırılmasına yönelik uygun yönlendirmeler alacağı, sağlık durumuna özel beslenme şekli ve egzersiz içeriğini öğreneceği, yaşam tarzı değişimini sağlayacak, kapsamlı bir eğitim sürecine girmesi gerekir.

Sağlık, kendi mesleklerinde çok yetkin olsalar da sağlık alanında eğitimi olmayan insanların yönlendirmeleri ile riske atılamayacak kadar değerlidir ve asla şakaya gelmez.

Başka kahramanların peşinden gitmek ve bir takım ürünlerde mucize aramak yerine sağlıklı yaşamın aydınlığına doğru kendi yolunuzu çizin. Unutmayın yaşamınızdaki tek gerçek kahraman sizsiniz ve var olan tek gerçek mucize size her gün yeni ufuklar açan yaşamdır!