Mart ayı baharın başlangıcı olmasının yanında
çok önemli bir kurumumuza adanmış olan bir haftayı da bünyesinde
barındırmaktadır. 1-7 Mart tarihleri arasında her yıl çeşitli etkinliklerle
değerlendirilen Yeşilay Haftasını... Bağımlılık alanında danışmanlık yaparken Türkiye
Yeşilay Cemiyeti'nden ve ülke sağlığına katlılarından bahsetmemek haksızlık
olurdu diye düşündük ve mart ayının ilk yazısını bu değerli kurumumuza ayırmaya
karar verdik.
Önce bu değerli kurumun tarihinden bahsedelim. Birinci
Dünya Savaşı sonrasında ülkemizde içki ve uyuşturucu madde kullanımı bir salgın
halini almaya başlamıştı. Bu durumu gören Ord.Prof.Dr.Mazhar Osman ve
arkadaşları halkı ve gençliği uyarmak ve içki ve uyuşturucu madde salgınına
karşı mücadele etmek için 5 Mart 1920 tarihinde İstanbul’da “Hilâl-i
Ahdar” adıyla bu değerli kurumun temellerini attılar. Daha sonra bu kurum “Yeşil
Hilal” sonra “Yeşilay”
isimlerini kullandıktan sonra günümüze “Türkiye Yeşilay Cemiyeti” olarak
gelmiştir.
Yeşilay kurulduğu tarihten itibaren alkollü
içki, sigara ve uyuşturucunun zararlarını topluma anlatmak ve bu maddeleri
kullananları vazgeçirmek için mücadele etmiştir. Bu mücadelesi sonucunda Yeşilay,
19 Eylül 1934 tarihinde toplanan Bakanlar Kurulu tarafından aynı tarih ve
2-1288 sayılı alınan karar ile "çalışmaları ülke çapında yararlı olan,
ülke ve toplum yararına hizmet eden cemiyet" olarak kabul edilmiş ve Kamuya
Yararlı Cemiyetler arasına alınmıştır.
Günümüzde Yeşilay, mücadele alanını
genişleterek, toplumumuzun, özellikle gençlerimizin beden ve ruh sağlığını
tahrip eden sigara, içki ve uyuşturucuya karşı mücadelesini sürdürmenin yanında;
kumar, fuhuş, internet ve ekran(tv) bağımlılıklarına karşı da mücadeleye başlamıştır.
Bağımlılık:
“Alışkanlıklar bir halata benzer. Her gün birer lifini örmek
suretiyle sonunda onu, kopması mümkün olmayan bir hâle getiririz. Bu sebeple
gerek çocuklarımızda, gerekse kendimizde gelişmekte olan alışkanlıklara çok
dikkat etmeliyiz.”
Horace Mann
“Alışkanlıkların zincirleri, önce hissedilmeyecek kadar
hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olur.”
Benjamin
Dizraelli
Bağımlılık, bağımlılık yapıcı özellikteki madde/eylem
olmadığı zaman onu istemek, yokluğunda sıkılıp gerginlik ve kaygı duymak şeklinde
başlar. Buna alışma dönemi denir. Sonrasında maddeye, eyleme ya da kişiye alışkanlığın
ötesinde bağlanma, onsuz yapamama, yaşayamayacağını düşünme hali yani gerçek bağımlılık
durumu ortaya çıkar.
Bağımlılık, zararını ve yol açtığı kötü
sonuçları bile bile madde kullanmaya, eylemi sürdürmeye devam etme durumu diye
tanımlanabilir. Fiziksel, kimyasal ve psikolojik ayakları olan karmaşık bir
süreçtir. Maddenin/eylemin yokluğunda terleme, titreme, kasılma, gerginleşme,
depresyon, sinirlenme, kişilik değişimi, kusma, genel sağlık durumunda kötüleşme,
bitkinlik, kendine ve çevreye zarar verme, maddeyi elde edebilmek için yasa
dışı yollara başvurma(hırsızlık vb), geçici bilinç kaybı gibi belirti ve
durumlar ortaya çıkar.
Bağımlılıklar yerleştikten sonra mücadele etmek
güçtür bu nedenle en doğru uygulama bağımlılık ortaya çıkmadan toplumu ve
özellikle gençleri bağımlılık yapan madde ve eylemlere karşı uyarmak bu konuda
etkili eğitim faaliyetleri düzenlemek ve koruyucu sağlık uygulamalarına ağırlık
vermektir.
Ülkemizdeki durum:
ESPAD (Avrupa Gençlerde Madde Kullanımı
Değerlendirme Projesi) 2003 yılında Türkiye genelinde yaptığı bir araştırma
15-16 yaş arasında esrar, ecstasy gibi uyuşturucu maddelerin düşük oranda da
olsa kullanılmakta olduğunu ortaya koyuyor.
Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nün
2010 yılında İstanbul genelinde 154 okul ve 14-18 yaş grubundaki 31.272 öğrenci
üzerinde yaptığı araştırma sonuçlarına göre; öğrencilerin %45,5'i tütün, %32,5'i alkol, %3,3'ü esrar, %2,4'ü uçucu maddeler kullanmakta.
Bir araştırmaya göre 16 yaş ve üstü ergenlerin
%17,2’si hayatları boyunca en az bir kere esrar kullanmışlar, ecstasy
kullanmakta olan ergenlerin %9,8'i ilk defa 13- 15 yaş arasında bu maddeyi
kullandıklarını belirtmişler.
Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü'nün
yayımladığı 2008 yılında yapılan Türkiye Ergen Profili Araştırması'na göre
13-18 yaş grubu ergenlerin %19,59’u sigara
kullanmakta.
Sigaraya başlama yaşı 12-17 arasında
değişmekte.
13-18 yaş grubu sigara içenlerin oranlarına
bakıldığında en yüksek sigara içme oranının %29,41 ile Batı Marmara’da olduğu görülmekte.
Bunu %27,27 ile Doğu Marmara ve %23,87 ile İstanbul izlemekte.
Aynı araştırmaya göre 13-18 yaş grubu ergenlerde
alkol kullanma oranının en yüksek olduğu
bölge %23 ile Batı Marmara bölgesi. İkinci sırada % 19,2 ile Ege bölesi yer
almakta, İstanbul ise % 18’lik bir
oranla üçüncü sırada. Bu yaş grubunda Türkiye genelinde alkol kullananların oranı
ise %13,3.
Gençlikte kazanılan alışkanlıkların ve
bağımlılıkların yetişkinlikte de sürdüğü düşünüldüğünde ortaya çıkan tablo
üzücüdür. Daha sağlıklı bir toplum için Türkiye Yeşilay Cemiyeti'nin tütün ve
alkol başta olmak üzere bütün bağımlılık yapıcı madde ve eylemlere karşı
yürüttüğü mücadele toplumun her kesimi tarafından desteklenmelidir.
Yeşilay Haftası etkilikleri:
Yeşilay Haftası boyunca her yıl olduğu gibi okullarda,
basında, radyo ve televizyonlarda sigaranın, içkinin, uyuşturucun zararları anlatılacak.
Başta sigara ve içki olmak üzere tüm kötü alışkanlıkların bırakılması için
topluma çağrıda bulunulacak. İçkinin, uyuşturucunun yol açtığı kişisel, ailesel
ve toplumsal felaketler anlatılacaktır.
Hafta boyunca bizler de bağımlılık yapıcı
özellikteki sigara, içki, uyuşturucu gibi maddelerin zararlarını öğrenebilir, çevremize
anlatabilir, bu tür maddeleri kullanan yakınlarımız varsa onları tedavi
olmaları için özel ve resmi kurumlara yönlendirebiliriz.
Özellikle çevremizde henüz bu maddelerle
tanışmamış olan gençler varsa onlarla bu maddelere/eylemlere özenmemeleri için
açık, samimi, inandırıcı ve bilgilendirici konuşmalar yapabiliriz. Hayır demeyi
öğrenmelerine ve doğru arkadaşlar seçmelerine yardımcı olabiliriz. Spor ve
diğer sosyal faaliyetlere (sinema, tiyatro, resim, müzik vb.) yönlenmeleri için
onları teşvik edebiliriz.
Öneriler:
Türkiye Yeşilay Cemiyeti'nin sigara, içki ve
uyuşturucuya karşı mücadelesinin yanında; kumar, fuhuş, internet ve ekran(tv)
bağımlılıklarına karşı da mücadele ediyor oluşunu takdir ediyoruz. Ancak
toplumu ve gençliği tehdit eden tehlikeler bunlarla sınırlı değil ne yazık ki.
Obezite bütün dünyada olduğu gibi ülkemiz için de büyüyen bir tehlike.
Obezitenin en önemli nedenlerinden biri de bağımlılık yapıcı özellikteki
yiyecek ve içecekler. Yeşilay'ın gelecek yıllarda bu konuda da öncülük
edeceğine şüphemiz yok. Rafine edilmiş ürünler(beyaz un, beyaz şeker vb) en az
diğer bağımlılık oluşturan maddeler kadar tehlikeli bu konuda halkımızı
dikkatli olmaya ve bilinçli tüketime davet ediyoruz.
Bağımlılıklar ile ilgili "Masum
Gözüken Tehlike: Nargile" yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Bağımlılıklardan arınmış,
Sağlıklı ve Kaliteli bir Yaşam dileklerimizle…
Medulla Vita
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder