1 Mart 2012 Perşembe

Yeşilay Haftası


Mart ayı baharın başlangıcı olmasının yanında çok önemli bir kurumumuza adanmış olan bir haftayı da bünyesinde barındırmaktadır. 1-7 Mart tarihleri arasında her yıl çeşitli etkinliklerle değerlendirilen Yeşilay Haftasını... Bağımlılık alanında danışmanlık yaparken Türkiye Yeşilay Cemiyeti'nden ve ülke sağlığına katlılarından bahsetmemek haksızlık olurdu diye düşündük ve mart ayının ilk yazısını bu değerli kurumumuza ayırmaya karar verdik.




Yeşilay'ın kuruluşu:

Önce bu değerli kurumun tarihinden bahsedelim. Birinci Dünya Savaşı sonrasında ülkemizde içki ve uyuşturucu madde kullanımı bir salgın halini almaya başlamıştı. Bu durumu gören Ord.Prof.Dr.Mazhar Osman ve arkadaşları halkı ve gençliği uyarmak ve içki ve uyuşturucu madde salgınına karşı mücadele etmek için 5 Mart 1920 tarihinde İstanbul’da “Hilâl-i Ahdar” adıyla bu değerli kurumun temellerini attılar. Daha sonra bu kurum “Yeşil Hilal” sonra “Yeşilay” isimlerini kullandıktan sonra günümüze “Türkiye Yeşilay Cemiyeti” olarak gelmiştir.


Yeşilay kurulduğu tarihten itibaren alkollü içki, sigara ve uyuşturucunun zararlarını topluma anlatmak ve bu maddeleri kullananları vazgeçirmek için mücadele etmiştir. Bu mücadelesi sonucunda Yeşilay, 19 Eylül 1934 tarihinde toplanan Bakanlar Kurulu tarafından aynı tarih ve 2-1288 sayılı alınan karar ile "çalışmaları ülke çapında yararlı olan, ülke ve toplum yararına hizmet eden cemiyet" olarak kabul edilmiş ve Kamuya Yararlı Cemiyetler arasına alınmıştır.



Günümüzde Yeşilay, mücadele alanını genişleterek, toplumumuzun, özellikle gençlerimizin beden ve ruh sağlığını tahrip eden sigara, içki ve uyuşturucuya karşı mücadelesini sürdürmenin yanında; kumar, fuhuş, internet ve ekran(tv) bağımlılıklarına karşı da mücadeleye başlamıştır.



Bağımlılık:

“Alışkanlıklar bir halata benzer. Her gün birer lifini örmek suretiyle sonunda onu, kopması mümkün olmayan bir hâle getiririz. Bu sebeple gerek çocuklarımızda, gerekse kendimizde gelişmekte olan alışkanlıklara çok dikkat etmeliyiz.”
Horace Mann


“Alışkanlıkların zincirleri, önce hissedilmeyecek kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olur.”
Benjamin Dizraelli



Bağımlılık, bağımlılık yapıcı özellikteki madde/eylem olmadığı zaman onu istemek, yokluğunda sıkılıp gerginlik ve kaygı duymak şeklinde başlar. Buna alışma dönemi denir. Sonrasında maddeye, eyleme ya da kişiye alışkanlığın ötesinde bağlanma, onsuz yapamama, yaşayamayacağını düşünme hali yani gerçek bağımlılık durumu ortaya çıkar.



Bağımlılık, zararını ve yol açtığı kötü sonuçları bile bile madde kullanmaya, eylemi sürdürmeye devam etme durumu diye tanımlanabilir. Fiziksel, kimyasal ve psikolojik ayakları olan karmaşık bir süreçtir. Maddenin/eylemin yokluğunda terleme, titreme, kasılma, gerginleşme, depresyon, sinirlenme, kişilik değişimi, kusma, genel sağlık durumunda kötüleşme, bitkinlik, kendine ve çevreye zarar verme, maddeyi elde edebilmek için yasa dışı yollara başvurma(hırsızlık vb), geçici bilinç kaybı gibi belirti ve durumlar ortaya çıkar.



Bağımlılıklar yerleştikten sonra mücadele etmek güçtür bu nedenle en doğru uygulama bağımlılık ortaya çıkmadan toplumu ve özellikle gençleri bağımlılık yapan madde ve eylemlere karşı uyarmak bu konuda etkili eğitim faaliyetleri düzenlemek ve koruyucu sağlık uygulamalarına ağırlık vermektir.




Ülkemizdeki durum:

ESPAD (Avrupa Gençlerde Madde Kullanımı Değerlendirme Projesi) 2003 yılında Türkiye genelinde yaptığı bir araştırma 15-16 yaş arasında esrar, ecstasy gibi uyuşturucu maddelerin düşük oranda da olsa kullanılmakta olduğunu ortaya koyuyor.



Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nün 2010 yılında İstanbul genelinde 154 okul ve 14-18 yaş grubundaki 31.272 öğrenci üzerinde yaptığı araştırma sonuçlarına göre; öğrencilerin %45,5'i tütün, %32,5'i alkol, %3,3'ü esrar, %2,4'ü uçucu maddeler kullanmakta.



Bir araştırmaya göre 16 yaş ve üstü ergenlerin %17,2’si hayatları boyunca en az bir kere esrar kullanmışlar, ecstasy kullanmakta olan ergenlerin %9,8'i ilk defa 13- 15 yaş arasında bu maddeyi kullandıklarını belirtmişler.



Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü'nün yayımladığı 2008 yılında yapılan Türkiye Ergen Profili Araştırması'na göre 13-18 yaş grubu ergenlerin %19,59’u sigara kullanmakta.



Sigaraya başlama yaşı 12-17 arasında değişmekte.



13-18 yaş grubu sigara içenlerin oranlarına bakıldığında en yüksek sigara içme oranının %29,41 ile Batı Marmara’da olduğu görülmekte. Bunu %27,27 ile Doğu Marmara ve %23,87 ile İstanbul izlemekte.



Aynı araştırmaya göre 13-18 yaş grubu ergenlerde alkol kullanma oranının en yüksek olduğu bölge %23 ile Batı Marmara bölgesi. İkinci sırada % 19,2 ile Ege bölesi yer almakta,  İstanbul ise % 18’lik bir oranla üçüncü sırada. Bu yaş grubunda Türkiye genelinde alkol kullananların oranı ise %13,3.



Gençlikte kazanılan alışkanlıkların ve bağımlılıkların yetişkinlikte de sürdüğü düşünüldüğünde ortaya çıkan tablo üzücüdür. Daha sağlıklı bir toplum için Türkiye Yeşilay Cemiyeti'nin tütün ve alkol başta olmak üzere bütün bağımlılık yapıcı madde ve eylemlere karşı yürüttüğü mücadele toplumun her kesimi tarafından desteklenmelidir.



Yeşilay Haftası etkilikleri:

Yeşilay Haftası boyunca her yıl olduğu gibi okullarda, basında, radyo ve televizyonlarda sigaranın, içkinin, uyuşturucun zararları anlatılacak. Başta sigara ve içki olmak üzere tüm kötü alışkanlıkların bırakılması için topluma çağrıda bulunulacak. İçkinin, uyuşturucunun yol açtığı kişisel, ailesel ve toplumsal felaketler anlatılacaktır.



Hafta boyunca bizler de bağımlılık yapıcı özellikteki sigara, içki, uyuşturucu gibi maddelerin zararlarını öğrenebilir, çevremize anlatabilir, bu tür maddeleri kullanan yakınlarımız varsa onları tedavi olmaları için özel ve resmi kurumlara yönlendirebiliriz.



Özellikle çevremizde henüz bu maddelerle tanışmamış olan gençler varsa onlarla bu maddelere/eylemlere özenmemeleri için açık, samimi, inandırıcı ve bilgilendirici konuşmalar yapabiliriz. Hayır demeyi öğrenmelerine ve doğru arkadaşlar seçmelerine yardımcı olabiliriz. Spor ve diğer sosyal faaliyetlere (sinema, tiyatro, resim, müzik vb.) yönlenmeleri için onları teşvik edebiliriz.



Öneriler:

Türkiye Yeşilay Cemiyeti'nin sigara, içki ve uyuşturucuya karşı mücadelesinin yanında; kumar, fuhuş, internet ve ekran(tv) bağımlılıklarına karşı da mücadele ediyor oluşunu takdir ediyoruz. Ancak toplumu ve gençliği tehdit eden tehlikeler bunlarla sınırlı değil ne yazık ki.


Obezite bütün dünyada olduğu gibi ülkemiz için de büyüyen bir tehlike. Obezitenin en önemli nedenlerinden biri de bağımlılık yapıcı özellikteki yiyecek ve içecekler. Yeşilay'ın gelecek yıllarda bu konuda da öncülük edeceğine şüphemiz yok. Rafine edilmiş ürünler(beyaz un, beyaz şeker vb) en az diğer bağımlılık oluşturan maddeler kadar tehlikeli bu konuda halkımızı dikkatli olmaya ve bilinçli tüketime davet ediyoruz.



Bağımlılıklar ile ilgili "Masum Gözüken Tehlike: Nargile" yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.   



Bağımlılıklardan arınmış,


Sağlıklı ve Kaliteli bir Yaşam dileklerimizle…

Medulla Vita

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder